{vimeo}2616776{/vimeo}

Kameralı Adam
(Rusça: Человек с киноаппаратом, Chelovek s kino-apparatom; Ukraynaca: Людина з кіноапаратом, Liudyna z kinoaparatom), Sovyet yönetmen Dziga Vertov'un yazıp yönettiği, emekleme sürecindeki sosyalist bir ülkenin ve orada yaşayan insanların anlatıldığı 1929 yapımı belgesel film.Gündelik yaşamı herhangibir oyuncu, dekor, yada kurmaca olmadan kendi akışı içinde anlatmaya çalışan film şehirleşme, makineleşme, insan ve makinenin eşgüdümlü uyumu üzerine odaklanmıştır.Sinema'nın "gerçeğin düzenlenmiş hali" olması gerektiğini savunan Vertov filmlerdeki kurmacanın bir afyon olduğunu savunur.Bu kurmacalar seyirciyi sarhoş eder, böylece daha sonra bilinçsiz seyirciye çarpıtılmış gerçekleri kabul ettirmek kolaylaşmaktadır.Bu nedenden ötürü Kameralı Adam filmi, sinemada gerçeğin olduğu gibi çarpıtılmadan yansıtılması bakımından önemli bir yer tutar.

Film; gün doğumundan gün batımına kadar bir Sovyet kentinden manzaralar sunuyor.Şafak henüz sökmemiştir, sokaklar bomboştur, banklarda uyuyan evsizler günün henüz başlamadığını ifade eder adeta.Hemen ardından insan kalabalıkları şehir meydanına doluşur otobüsler ve tramvaylar alabildiğine kalabalıktır şehir uyanmıştır ve yeni bir iş günü daha başlamıştır.İş makineleri, fabrika ve madenlerde çalışan insanlar, dikiş diken kadınlar tek bir vücut olup yeni bir ülke yaratma çabası içinde görülmektedir.En dikkat çekici özellik ise teknolojik devrimin makine ve insanlar üzerindeki dramatik etkisi.İnsan eliyle üretilen makineler yine aynı insanın eliyle başka bir şey üretmek için kullanılıyor ve ortak bir paydada buluşuyor.
Çalışan işçi sınıfının sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına cevap vericek lokalleri, barları , halk plajlarını, sosyalizmin ruhunu güçlendiren kolektivist sporları (sırıkla atlama, gülle atma, atletizm) gösteren film sosyalist gerçekliğe dayanmıştır.Filmin bir amacıda sinemanın olanaklarını halka tanıtmaya çalışmaktır.

Dziga Vertov'un dünyanın her yerinde gösterilen ve en çok ün yapan yapıtı, çektiği "Kameralı Adam" oldu. Bu filmde, hedefin gerçek, Sinema-Göz'ünse bir araç olduğu ilkesi biraz değişikliğe uğrar görünse de Vertov'un yapmak istediği sokaklarda yaşayan bir insan olarak görüntülediği kameralı adamın türlü durumlarda ne yaptığını anlatmak oldu. Vertov böylece bir taşla iki kuş vurmuş oluyorduk der: "Hem ‘Sinema-Alfabe’yi herkesin anlayacağı bir Sinema-Dil üzerine çekiyor, hem de bir insanı, rastgele bir insanı, öyle sırası geldikçe değil, filmin başından sonuna dek perdede tutuyorduk. Çektiğimiz ne Emil Jannings, ne Charlie Chaplin'di. Alıcı yönetmenimiz Mikail Kaufman'ı çekmiştik. Ona Jannings gibi ağlatmadığı ya da Chaplin gibi güldürmediği için hiç de serzenişte bulunmuyorum. Deney deneydir, yalnız bir cins çiçek yoktur. Çiçeğin türlüsü vardır. Her yeni yetiştirilen çiçek, ilk kez elde edilen her çiçek bir takım karmaşık deneylerin sonucudur. Her defasında yaygın tüketime yönelik filmler değil de film (sanat) üreten filmler de yapmayı görev saydık kendimize Bu filmlerden bir iz kalmıştır. Geleceğin zaferlerinin vazgeçilmez inancasıdır bu filmler. Lenin Üstüne Üç Türkü (1934), yaratıcılarına uluslararası bir ün sağladıysa, “Kameralı Adam” akımının görevi de öyle küçümsenemez. Üç Türkü'nün beton işçisi ya da Ninni'nin (1937) paraşütçüsü, bu sözsüz filmle gerçekleştirilmiş deneylerin meyveleridir dersem size aykırı gelmesin!

Kuram
Üçlü Konsül: Dziga Vertov, Mikhail Kaufmann ve Elizaveta Svilosa'dan oluşan ve sine-göz kuramını geliştiren grup. Kuramcısı Dziga Vertov'dur. Vertov sinema kuramını o dönemki bolşevik iktidarının kendini halka anlatma ihtiyacı üzerinden şekillendirmiştir. Vertov'un çoğu film bolşeviklerin sosyalizmi ve çarlığı anlatmak amacıyla ülkenin dört bir yanını dolaşan Ajit-tren adı verilen bir trenle gösterilmiştir.

Vertov sinemada birbiriyle bağlantısız görüntülerin montaj tekniğiyle bir araya getirir. Oluşan bütünün ifade ettiği şey artık bambaşka bir şeydir. Montajın, yönetmenin yaratıcılığını ve film üzerindeki etkisini gösterdiğini savunur. Kuramın üç ana unsuru şöyledir:

  1. Vertov kamera sadece görüntüleri kopyalayan değil gözün güçsüzlüğünün aşılması için bir araç olarak tanımlar.Vertov bunu şöyle anlatır "...biz, olguları araştırmak ve organize etmek için; böyle ortaya olayların kasten gerçekleştirildiği bir sistem, bir sanal düzensizlikler sistemi hazırlıyoruz. Şimdiye kadar kameraya karşı çıktık ve onu gözümüzün çalışmasını kopyalamaya zorladık. Ve kopyalama ne kadar iyi olursa filmin de o kadar iyi olduğu düşünülüyordu."
    Şöyle devam etti:...Bugünden başlayarak kamerayı özgürleştiriyoruz ve onu ters yönde çalışmaya itiyoruz -kopyalamaktan çok uzak bir yere. İnsan gözünün zayıflığı açıktır. Sine-göz'ü, hareketin kaosunda sine-göz'ün kendi hareketinin sonuçlarını keşfetmeyi, savunuyoruz; sine göz'ü, güççe ve kendini savunma potansiyelince gelisen kendi zaman ve uzay boyutlariyla savunuyoruz.
  2. Hareketlerin bütenliğini bozmadan parçalayan bu ve seyirciye bu parçalar arcılığıyla olayları anlatmayı seyirciye kafa karışıklığı yaratmadan anlatmayı tercih eder. Vertov Şöyle anlatır "...Bir ardışık hareketler sistemi, izleyicinin gözünün, görülmesi gereken ardışık ayrıntılara etkili aktarımı yoluyla dansçıların ya da boksörlerin hareketlerinin sırasına göre birbiri ardına film edilmesini gerektirir. Kamera, film izleyicisinin gözlerini kollardan bacaklara, bacaklardan gözlere, vs. en avantajlı sırayla "taşır" ve ayrıntıları düzenli bri montaj çalışmasında organize eder."
  3. Vertov'un Sine-gözü; farklı hareketleri biraraya getirir onlardaki ayrıntıları her şekilde verir onların hareketlerinden daha yavaş veya daha hızlı değildir. bütün hareketlerin hepsi onun için evrende bir anlam ifade etmektedir. Vertov bunu şöyle açıklar: "...Şimdi ben, bir kamera, en karmaşık kombinasyonlardan oluşan hareketlerden başlayarak, bileşkelerinde çırpınıyor, hareketin kaosu içerisinde manevra yapıyor, hareketi kaydediyorum. Zamanın ve uzamın limitlerinden bağımsız olarak evrende verilen herhangi iki noktayı biraraya getiriyorum, onları nerede çekmiş olduğumun hiç önemi yok. Benim yolum dünyanın daha taze bir algılanmasının yaratımına doğrudur. Sizce bilinmeyen bir dünyanın şifresini yeni bir yoldan çözüyorum."

Kinoglaz Manifestosu
1. Drama halkın afyonudur.
2. Kahrolsun beyaz perdenin ölümsüz kralları ve kraliçeleri. Yaşasın sıradan, günlük işlerin başındaki ölümlü insanlar !
3. Kahrolsun burjuva senaryoları !
4. Drama kapitalistlerin elinde ölümcül bir silahtır. Biz bu silahla devrimci günlük yaşamımızı sergileyerek silahı düşmanımızın elinden alacağız!
5. Modern drama da eski dünyanın bir artığı, devrimci gerçeğimizi eski şekillere sokma çabasıdır.
6. Kahrolsun günlük yaşamımızın tiyatroda sahnelenmesi. Bizi olduğumuz yerde yakalayıp çekin!
7. Senaryo üzerinde uydurulmuş bir masaldır. Biz kendi yaşamımızı yaşarken üzerimize biçilen görüntülere boyun eğmeyeceğiz!
8. Herkes kendi işini yapsın, başkasının işini engellemesin! Sinemacının işi bizi, işimizi engellemeyecek bir şekilde çekmektir.
9. Yaşasın proletaryanın devrimci sine-gözü!
Kinoglaz Eğitim Programı 1926 S.S.C.B

VERTOV’DAN

1-BİZ
“Biz kendimizi çöplüklerden bolca malzeme toplayan paçavracı sinemacı sürüsünden ayırt edebilmek için “Kinoks”lar olarak adlandırıyoruz.
Bu küçük panayır tüccarlarının alışverişleriyle “Kinoksların gerçek sineması”arasında herhangi bir benzerlik yoktur. Çocukluk anılarıyla yüklenmiş Rus-Alman psikolojik-dram sineması bizce budalalıktan öte bir anlam taşımamaktadır.

Kinoks, büyük ölçüde görkemli bir görüntü dinamizmine dayanan Amerikan serüven filmlerindeki, pinkertonvari sahneye koyuşlardaki yakın çekimlerle, hızlı geçişlere teşekkür eder. Bu iyidir, ama bütünüyle düzensiz ve kesin bir devinim araştırmasından yoksun olarak oluşturulmuşlardır. Psikolojik dramlara oranla bir üstünlüğe sahip olmalarına karşın, bunlar herhangi bir temelden yoksun, sıradan yapıtlardır. Kopyanın birer kopyasıdır.

Biz ilan ediyoruz ki, eski romanlaştırılmış, tiyatrolaştırılmış ve diğer filmler cüzzamlıdırlar.
-Onlara yaklaşmayınız!
-Gözlerinizle dokunmayınız!
-Ölüm tehlikesi vardır!
-Bulaşıcıdırlar!

Biz Kinoks sinemasını müzik edebiyat ve tiyatro gibi diğer sanatlardan arıtıyor ve bize özgü bir ritim arıyoruz. Bunu da, ancak şeylerin devinimlerinde bulabileceğimizi sanıyoruz.

Biz sesleniyoruz:

- romanın tatlı kucaklamasından,
- psikolojik romanların zehrinden,
- aşk tiyatrosunun sıkıcılığından,
- kaçın,
- müziğe sırt çevirin,

bize özgü bir ritim, bir ölçü, bir malzeme araştırılması ile, geniş alanlar, dört boyutlu bir uzay (3+zaman) kazanalım.”

2-Sinema-Göz
“Sinema-Göz” sinema analizdir.
“Sinema-Göz” “uzakların kuramı”dır.
“Sinema-Göz” perdede bağıntılık kuramıdır.

Saniyede 16 kare görüntüsünü kaldırıyorum. Çünkü bunlar artık hızlı çekimlerin ve hareketli alıcıların görüntüleri yanında basit birer çekim yöntemi olarak kalmaktadırlar.
“Sinema -Göz”ü gözün göremediğini çekebilen, teleskop ve mikroskop gibi sınırsız ve mesafesiz görebilme olanağını sağlayan,
bir telegöz
bir göz ışını
ani bir görüş olarak tanımlamalıyız.

“Sinema-Göz”aşağıdaki hususları amaçladığından birbirini tamamlayan tüm bu tanımlamaları içermektedir. Çünkü “Sinema-Göz”:
tüm sinema olanakları
tüm sinema buluşları
tüm yöntem ve metotları
tüm gerçeği bulmaya ve göstermeye
yararlı şeyleri amaçlar.

Gizli çekimin amacı,”gizli çekim”değil, kişilerin maskesiz makyajsız,oynamadıkları bir anda,alıcı tarafından yalınlaştırılmış düşüncelerini alıcı gözüyle göstermek olmalıdır.
“Sinema – Göz” görünmeyi görünen kılan, karanlığı aydınlatan, maskeli olanı yalınlaştıran, oyunsuz oyunu sağlayan bir yöntemdir.
“Sinema – Göz”, evrenin sosyalizme açılması amacıyla sürdürülen savaşta bilim ve sinematografik aktüalitenin birleşimi, gerçek sinemanın perdede gerçeği gösterme deneyidir.

KİNOKSLAR ve KURGU
Artistik sinemada kurgunun anlamı, yönetmen tarafından ele alınan senaryonun değişik çekimlerinin bir sıraya göre birleştirilmesidir. Kinoksların kurgu anlayışıysa tamamen farklıdır. Bu, görünen evrenin düzenlenmesinden ibarettir.
Kinokslar şunu ayırt ederler:

1- Gözlem Sırasında Kurgu : Çıplak gözün herhangi bir anda, herhangi bir yere yönelebilmesi.
2- Gözlem Sonrası Kurgu : Gözle saptanan görüntülerin, kafada, belli bir düzen içinde tasarlanması.
3- Çekim Sırasında Kurgu : Bu kez gözlem sırasında saptanan görüntülere yönelen alıcıdır. Bu çalışma sırasında tasarlanandan, her zaman biraz değişik olan çekim koşullarına uymak gerekir.
4- Çekim Sonrası Kurgu : Kaba kurgu diye adlandırılabilecek bu aşamada kesin kurgu için noksan gelen bir takım çekimler saptanır.
5- Göz Atma : Ayrımlar arası geçişlerin saptanması için bir anlık yöneliş. Büyük bir dikkat ve alışkanlığı gerektirir. Savaş kural : sürat.
6- Kesin Kurgu : Geniş temalı bir bölümde belirsiz kalmış küçük temaların açığa çıkarılması. En doğal sürekliliğin ve akışın sağlanması amacıyla, çekilen bütün malzemenin yeniden düzenlenmesidir.

Kurgu, ilk gözlemden, filmin kesin son bulmuş şeklini alıncaya kadar devam eder.

GİZLİ ÇEKİMİN KURALLARI
1- Ansızın Çekim Yapmak : Eski bir askeri kural, sürat ve gözlem yeteneği.
2- Önceden Saptanan ve Görülebilen Bir Şeyin Çekimi : Soğukkanlılık, girginlik ve anında yıldırım gibi saldırıya geçebilme yeteneği.
3- Gizli Bir Yerden Çekim Yapmak : Sabır ve büyük bir dikkat.
4- Kişilerin dikkatlerinin doğal bir nedenle başka bir tarafa yönelik olduğu bir anda çekim yapmak.
5- Düzme bir nedenle kişilerin dikkatini başka bir tarafa çekerek çekim yapmak.
6- Uzaktan çekim yapmak.
7- Yüksekten çekim yapmak.
8- Devinim halinde bir yerden çekim yapmak.
“Kurgu, çekilmiş film görüntülerini tek bir film halinde düzenlemek veya görüntüler sayesinde filmi yazmaktır.

Hazırlayan: Kamil AVCI

Kaynaklar - Ek Bağlantılar;
Vikipedi - Dziga Vertov
Kameraarkasi.org

Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi - Türk Sineması Arşivi
Birikim Dergisi - Dziga Vertov'un Sinema Dili Üzerine - Alparslan Nas